Sağlıklı olmak

Sağlıklı olmak, mutlu ve insanca yaşamakla eş değer bir kavramdır. Gerçekten de sağlık, mutlu bir yaşamın değişmez ve öncelikli özelliğidir. Bu nedenle bir yakınımızdan ayrılıp giderken "Sağlıcakla kal." ya da olumsuz bir davranışla karşılaştığımızda "Sağlık olsun.", "Her şeyin başı sağlık." gibi sözlerle sağlıklı olmanın herşeyden önce geldiğini vurgulamak isteriz. Çünkü, insan olarak çalışmak, üretmek, böylece kendimize ve çevremize yararlı olmak temel amacımızdır. Bunun da ancak sağlıklı bir yaşamla sağlanabileceğini biliriz ama sağlıklı olmak ne demektir? Hangi insanlar sağlıklıdır ya da değildir?

Genellikle sağlıklı olmayı "vücutta bir eksiklik ya da hastalık olmaması durumu" diye nitelendiririz. Oysa insan, görünüşte hiçbir eksikliği ya da hastalığı olmadığı hâlde vücudunda AIDS, verem gibi bir hastalığın mikrobunu taşıyabilir. Dolayısıyla ilerde hastalık ortaya çıkabilir.

Sağlık kavramı kişilere, toplumlara, ülkelere ve zamana göre değişebilir. Bazı insanlar sıkça karşılaştıkları baş ağrılarını önemsiz bir durum olarak düşünebilir. Oysa baş ağrısı, yaşanan ortamın havasının kirliliği, gürültü kirliliği vb. bir durumdan kaynaklanabilir, beyin tümörü gibi önemli bir hastalığın belirtisi olabilir. Açken mide ağrıları hisseden bir insan bu ağrıları, açlıktan kaynaklanan normal bir durum olarak değerlendirebilir. Gerçekte bu ağrılar gastrit ya da ülser gibi bir hastalıktan kaynaklanabilir. Ekonomik, kültürel, sosyal vb. nedenlerle oluşan psikolojik sıkıntılar bazı toplumlarda geçici ve olağan bir durum olarak görülebilir. Oysa bu durum ruhsal bir hastalık belirtisi olabilir. Romatizma, bir hastalık olduğu halde bazı yörelerde yaşlılığa bağlı normal bir durum olarak düşünülebilir. Vitamin eksikliğinden kaynaklanan tırnak üzerindeki beyaz lekelere gerçekle ilgisi olmayan anlamlar verilebilir.

Gelişmemiş ya da az gelişmiş ülkelerdeki anlayışa göre, ölmeyecek kadar beslenmek; tifo, kolera gibi salgın hastalıklara yakalanmamak sağlıklı sayılmak için yeterli görülür. Zamanla beslenme koşulları ve sağlık hizmetlerinin gelişmesine bağlı olarak sağlıklı olma anlayışıda değişir. Ancak gelişmiş ülke insanlarının bir kısmında, yanlış bir alışkanlık olan aşırı yağlı ve karbonhidratlı besinlerle tekdüze beslenme, hareketsizlik, sigara ve alkol kullanımı çok fazladır. Yapılan bilimsel araştırmalarda, kanser, kalp ve damar hastalıkları gibi durumların bu olaylara bağlı olarak ortaya çıktığı saptanmıştır. Hekimler bu durumu "refah hastalığı" olarak nitelendirirler.

Görüldüğü gibi sağlık, kişilere, toplumlara, ülkelere ve zamana göre değişmektedir. İnsan her yerde insan olduğuna göre sağlık; toplumlara, yörelere ve kültürlere göre değişen bir kavram olmamalıdır. Sağlığın, herkesin kabul edeceği, evrensel bir tanımı olmalıdır. Bunun için Dünya Sağlık Örgütü (World Health Organization=WHO) sağlığı tanımlarken, aşağıda sıralanan üç temel niteliği ölçü olarak alır:

*Vücudu oluşturan doku ve organlarda eksiklik, işlev bozkluğu, mikrop taşıma gibi durumların olmaması şeklindeki bedensel iyilik
*Yaşına uygun olarak düşünebilen, düşündüklerini anlaşır şekilde ifade edebilen, başkalarını anlayabilen, yerinde ağlamasını ve gülmesini bilen, güçlüklerle mücadele edebilen, değişen koşullara uyum sağlayabilen, başarılarında mutluluk duyup başarısızlıklarını kabullenebilen, kendisiyle barışık ruhsal iyilik
*Nerede, nasıl davranacağını ve sorumluluklarıı bilen, insanlarla iyi ilişkiler içinde olup büyüğünü, küçüğünü severek hoşgörülü davranabilen, çevresiyle barışık sosyal iyilik
*Bu ölçülere göre evrensel olarak sağlık; bedensel, ruhsal ve sosyal yönden tam bir iyilik hali ya da fiziksel, ruhsal ve toplumsal açıdan tam anlamıyla utumlu ve dengeli olmak şeklinde tanımlanır. Tersine, vücudun yapısıyla organların işleyişinde meydana gelen bozukluk, aksaklık ve çevresiyle iyi ilişkiler kuramama, sorumluluklarının bilincinde olamama durumuna hastalık denir. Doku ve organların doğuştan, hastalık veya kaza sonucu kısmen ya da tamamen işlevsiz kalması da sakatlık olarak isimlendirilir.

2 yorum: