Çinkonun vücuttaki önemi nedir?

Çinkonun vücuttaki önemi nedir?



Çinko vücudun hemen her hücresinde bulunan önemli bir mineraldir, fakat depolanan toplam miktar azdır ve çinkonun büyük bir bölümü kemiklerde, deri ve saçlardadır. Magnezyum gibi çinko’da 100′ün üzerinde enzimle etkileşim gösterir.



Çinkonun işlevleri

Çinko özellikle protein, karbonhidrat, yağ ve nükleik asitlerin metabolizmasına katılan enzimlerin bir parçası ya da onları faaliyete geçiren madde işlevi görür. Hormonlar, reseptörşer (alıcı sinirler), insülin depolanması ve bağışıklık sistemi ile bağlantılıdır.

Çinko bağışıklık sisteminde çok güçlü rol oynar. Çünkü çinko, enfeksiyonla savaşan bir kan akyuvar türü olan T – lympocytes’in gelişmesine ve faaliyete geçmesine neden olur. Çinko genel soğuk algınlığının azaltılmasıyla da ilgili bir mineral olmakla birlikte bu amaçla kullanılmasıyla ilgili araştırma sonuçları henüz alınmamıştır.

İşlev

-Yaralıların iyileşmesi için gereklidir.

-Tat ve koku duyusunu korur.

-Bağışıklık sistemini destekler.

-Yetişkinlik dönemi boyunca normal büyüme ve gelişmeyi destekler.

-DNA sentezi için gereklidir.

Günlük ihtiyaç

RDA miktarı 15 mg’dır.

Çinko Kaynakları

Çinko pek çok gıdada bulunur. En güçlü çinko kaynağı istridyedir. Altı adetten oluşan bir porsiyon istridye önerilen günlük alım miktarının %100′ünü içerir. Bu oran başka hiçbir gıda kaynağında bu kadar yüksek değildir.

Çinko Kaynakları

Bitkisel; Tam tahıllar, fındık, ceviz türleri

Hayvansal; İstridye, dana eti

30 Ekim 2011 Demir nedir? vücuttaki demir hakkında bilgi

Demir nedir? vücuttaki demir hakkında bilgi



Demir önemli bir izmineraldir ve vücutta birçok oksijen ve elektron transfer gruplarını oluşturur. Demir en çok kanda bulunur. Vücuttaki demirin yaklaşık üçte ikisi hemoglobine bağlıdır, daha küçük demir grupları kas miyoglobinde bulunur.



Demirin işlevleri

Demir, hemoglobinin düzgün işleyişi için başlıca faktördür. Hemoglobin, alyuvar hücrelerinde bulunan ve akciğerlerden kan dolşaımı ile bütün dokulara oksijen taşıyan ve kasların oksijen ihtiyacını sağlayan bir proteindir. Demir, kas hücrelerindeki miyoglobinin bir bölümünün oluşumu için de önemlidir. Miyoglobinler kaslara derhal oksijen sağlayan küçük ‘depo’ lardır.



Hücreler içindeki oksijenin değerlendirilmesini sağlayan bazı enzim sistemlerinin bir kısmını da demir minerali oluşturur.



Günlük İhtiyaç

Demir için RDA miktarı günde 14 mg’dır. Avrupa araştırmaları bazı grupların beslenme yoluyla yeterli miktarın altında veya kritik düzeylerde demir aldıklarını göstermiştir. Yaşlılar, genç kızlar ve çocuk doğurma yaşındaki kadınlar bu gruplara dahildir. Aşırı demir alımı toksik etki yapabilir. Bu nedenle özellikle çocuklar için demir içeren beslenme destek ürünleri sıkı bir şekilde denetlenmelidir.



Demir Kaynakları

Kırmızı et, et mamulleri, karaciğer, baklagiller, kepekli ekmek, kahvaltılık tahıllar ve yeşil yapraklı sebzeler demir için önemli kaynaklardır. Besin amaçlı demirin iki şekli vardır:

-Heme demiri, hemoglobinden türetilir, hayvansal gıda kaynaklarında (et) bulunur.

-Heme olmayan demir, bitkisel gıdalarda bulunur.

Heme demiri vücut tarafından heme olmayan demire göre daha iyi emilir (Heme olmayan bitkisel kaynaklı demir %5 kadar emilirken heme demiri %20 emilir). Vücut, ihtiyacına bağlı olarak demir depolarını düzenler, demir stokları azalınca emilim oranını artırır.

Demir kaynakları

Hayvansal; Kırmızı et ve et mamulleri, ciğer

Bitkisel; Kepekli ekmek ve kahvaltılık tahıllar, yeşil yapraklı sebzeler ve baklagiller

Klorür nedir? Klorür ne işe yarar?

Klorür nedir? Klorür ne işe yarar?

Klorür nedir? Klorür ne işe yarar?



Tuzun bileşiminde sodyumla birlikte bulunan diğer mineral klorür de yaşam için gereklidir. Klorür, hücrelerin dışında ve kanda bulunan ana anyon (negatif elektrolit) maddedir. Klorür, diğer iki elektrolit, Sodyum ve Potasyumla yakın çalışır.



Klorürün İşlevleri

Kanın asit-baz dengesini korumak için klorün yön değiştirmesi (klorün kanın alyuvar hücreleri içine ve dışına hareketi) gereklidir. Klorür, aynı zamanda mide tarafından bir çok yiyeceği hazmetmek amacıyla üretilen asidin gerekli bir parçasıdır.

Klorür, vücutta bulunan sıvıların normal bir denge içinde tutulmasına yardımda rol oynar. Çoğu zaman sodyum ihtiyacı karşılandığında klorür ihtiyacının da otomatik olarak karşılandığı var sayılır. Fakat, son bulgular bunun her zaman doğru olmayabileceğini göstermiştir.

Potasyumun vücuttaki önemi potasyum nedir?

Potasyumun vücuttaki önemi potasyum nedir?

Potasyum

Potasyum esensiyal bir mineral olup vücutta elektrolit olarak görev yapar ve hücrelerin içinde bulunur. Potasyum diğer 2 elektrolit olan sodyum ve klorür ile yakın işbirliği halinde çalışır. Terlerken vücut elektrolit kaybeder ve bunların beslenme yoluyla geri alınması gerekir.



Potasyum

Potasyumun işlevleri

-Hücre içinde bulunan vücut sıvılarının asit-baz ve su dengesinin düzenlenmesine yardımcı olur.

-Bir dizi enzimi faaliyete geçirir.

-Hücre zarı geçiş kanalları sistemlerine dahil olur.

-Beyinde ve tüm vücutta düzgün sinir hücresi işlevleri için gereklidir.

Günlük İhtiyaç

RDA miktarı 2000 mg'dır. Günde 2 gr (2000 mg) alımının normal koşullarda yeterli olacağı kabul edilmektedir.

Potasyum Kaynakları

Potasyum her çeşit gıdada yaygın olarak bulunur. En iyi potasyum kaynakları değişik sebze kaynakları, meyveler, balık, et, süt ve süt ürünleri kavaltılık tahıllardır.



Potasyum Kaynakları

Hayvansal; Somon balığı, morina, sardalya, dana eti

Süt mamülleri; İnek sütü, yoğurt

Bitkisel; Ispanak, patates, muz, kayısı

Elektrolitler vücudumuzda ne iş yapar

Elektrolitler vücudumuzda ne iş yapar

Elektrolitler

Elektrolitler çözününce iyonlara dönüşen ve elektrik iletebilen maddelerdir. Vücudumuzdaki elektrolitlerin dengesi normal hücre ve organ işlevleri için çok önemlidir.

Elektrolitler vücuttaki su miktarını, kan pH değerini, kas hareketini ve diğer önemli süreçleri etkiler. Terlerken vücut elektrolit kaybeder ve bunların beslenme yoluyla geri alınması gerekir.

Sodyumun vücuttaki önemi ve sodyum kaynakları

Sodyumun vücuttaki önemi ve sodyum kaynakları

Sodyumun vücuttaki önemi ve sodyum kaynakları

Sodyum esensiyal bir mineral olup klorürle birleştiğinde sofra tuzu olarak bilinir. Potasyum gibi elektrolit işlevi görür ve benzer fonksiyonlar yapar, ancak bunlar hücrelerin dışındaki sıvılarda gerçekleşir.

Sodyumun İşlevleri

İşlev

-Hücre dışında bulunan vücut sıvıları içindeki asit-baz ve su dengesinin düzenlenmesine yardımcı olur.

-Kan basıncının düzenlenmesine yardım eer.

-Hücre zarı geçiş kanalları sistemlerine dahil olur.

Düzgün kas ve sinir işlevleri için gereklidir.

Günlük ihtiyaç

RDA 500 mg'dır. Vücutta aşırı sodyum bulunması yüksek kan basıncına (hipertansiyon) ve sıvı birikimine (ödem) neden olan bir faktördür. Çok fazla sodyum almak kolaydır. Özellikle işlenmiş gıdalarla beslenenler fazla sodyum alabilir. Avrupa'da insanların ortalama günlük sodyum alımı 3-5 gr (yaklaışk 8-11 gr tuz) olup günlük beslenme ihtiyacının çok üzerindedir.

Sodyum kaynakları

Sofra tuzu (sodyum klorür) ve tuzla işlem görmüş gıdalar (et, peynir, sebzeler, meyveler, fırın mamulleri, kahvaltılık tahıllar) ve yemek çeşitleri başlıca sodum kaynaklarıdır. Düşük miktarda doğal sodyum tüm bitkilerde ve hayvansal gıdalarda vardır.

Sodyum doğal olarak birçok gıda kaynağında bulunmakta ve sodyum klorür (sofra tuzu) olarak birçok işlenmiş gıdaya katılmaktadır.

Sodyum kaynakları

Doğal; Tüm bitkisel ve hayvansal gıdalar (düşük miktarlarda)

Katkı; Tuzlu işlenmiş gıdalar; et, peynir, sebzeler, meyveler, fırın mamulleri, kahvaltılık tahıllar

Diğer; Sofra tuzu (sodyum klorür) ve çeşniler

Fosfor vücudumuzda ne kadar vardır? Ne iş yapar?

Fosfor vücudumuzda ne kadar vardır? Ne iş yapar?

Fosfor
Fosfor gerekli bir mineral olup vücutta ikinci en fazla bulunan mineraldir. Vücut ağırlığının yaklaşık %1'i fosfordur. Fosfor vücudun her hücresinde vardır fakat toplam fosforun %85'i kemiklerde ve dişlerdedir.

Fosforun işlevleri

İşlev

-Kalsiyumla bir araya gelerek sağlam dişler ve kemikler oluşturur.

-Karbonhidrat, protein ve yağ metabolizmasına enerji sağlayan bir molekül olan ATP içinde kilit rol oynar.

-Hücre zarlarının ve genlerde bulunan nükleik asidin bir parçası olarak hücrelerin büyümesinde, korunmasında ve onarılmasında önemlidir.

-Vücudun asit-baz dengesinin düzenlenmesine yardım eder.

-Kas hareketlerinin ve sinir iletişiminin desteklenmesine katkıda bulunur.

Günlük ihtiyaç

Saptanmış olan RDA miktarı 800 mg'dır. Pek çok insan beslenme yoluyla yeterli miktarda fosfor alır, aşırı fosfor alımı nadiren rastlanan bir durumdur.

Fosfor kaynakları

Fosfor hemen her besin kaynağında önemli miktarlarda bulunur. Zengin fosfor kaynakları et, peynir ve diğer süt ürünleri, tam tahıl ürünleri, fındık ceviz türü ürünlerdir.

Fosfor kaynakları

Bitkisel; Tam buğday ürünleri, ceviz, fındık çeşitleri

Hayvansal; Et, peynir ve diğer süt ürünleri

Magnezyumun vücuttaki önemi

Magnezyumun vücuttaki önemi

Magnzeyum vücuttaki dördüncü en fazla bulunan mineraldir ve kalsiyum, fosfor ve diğer besleyiciler ile yakın işbirliği yaparak çalışır. Ortalama bir yetişkin insan vücudundaki magnezyumun yaklaşık %65'i kemiklerde ve dişlerde bulunur, geri kalan magnezyum kaslar, kan, vücut sıvıları, organlar ve diğer dokular arasında dağılır.

Magnezyumun işlevleri

Magnezyum protein sentezinde rol alır ve vücuttaki enzim reaksiyonlarının önemli bir ortak faktörüdür. Bu enzimlerin bazıları vücutta enerji üretimine katkıda bulunurlar. Kalsiyum kasların kasılmasını etkilerken, magnezyum bu etkiyi dengeler ve kasları gevşetir.

Magnezyum faal bir mineral olup 300'den fazla biyokimyasal işlevde rol alır. Aşağıdaki tablovücudumuzda magnezyumun rol aldığı önemli işlevlerden bazılarını göstermektedir.



İşlev

-Sinir ve kas işlevlerini destekler

-Düzenli kalp atışı sağlar

-Kemiklerin kuvvetli kalmasını sağlar

-Normal kan basıncını destekler

-Enerji metabolizmasını tetikler

-Vücudun kullanacağı proteinlerin sentezinde rol alır.

Günlük ihtiyaç

RDA miktarı 300 mg'dır.

Magnezyum kaynakları

Kepekli ekmek, pirinç ve kahvaltılık tahıllar, süt ve süt mamulleri, karaciğer ve bazı baklagiller (fasulye ve bezelye), ceviz, fındık çeşitleri ve yeşil sebzeler (ıspanak gibi) iyi magnezyum kaynaklarıdır.

Magnezyum Kaynakları

Bitkisel; Kepekli ekmek, pirinç ve kahvaltılık tahıllar, ceviz, fındık çeşitleri, yeşil sebzeler (ıspanak gibi)

Hayvansal; Karaciğer, süt ve süt ürünleri

Kalsiyumun vücuttaki önemi

Kalsiyumun vücuttaki önemi

Kalsiyum vücutta en bl bulunan ve vücut için en önemli minerallerden biridir. Kemikleri ve dişleri inşa etmek ve onarmak için, sinir sistemi işlevlerine yardım etmek, kasların işleyişini, kanın pıhtılaşması ve kalbin düzgün çalışmasını sağlamak için vücudun kalsiyuma gereksinimi vardır.

Ortalama yetişkin bir insanın vücudundaki kalsiyumun yaklaşık %98'i kemiklerde, %1'i dişlerde ve geri kalanı da kanda, hücre dışı sıvılarda ve çeşitli enzimlerin bir faktöü olarak hücreler içinde bulunur. Kalsiyum, protein fibrinini harekete geçirerek kanın pıhtılaşmasını destekler ve magnezyumla beraber kalp atışının düzenli olmasına yardımcı olur; kasların formunu korumasına, açılıp kasılmasına ve sinir sistemi faaliyetlerine katkıda bulunur.

Kalsiyumun işlevi

Kemiklerde ve dişlerde kalsiyum bu organların yapısını destekler ve işlevlerini sürdürür. Kalsiyum, kas ve kan damarlarının açılıp büzülmesi, hormon ve enzimlerin salgılanması ve sinir sistemi içinde mesaj alışverişi için gerekli bir mineraldir.

Kemik sürekli gelişir, bu nedenle yeni kemik oluşumunu desteklemek için vücudun yeterli kalsiyum düzeylerine sahip olması gerekir. Kemik erimesi ve yeniden oluşumu arasındaki denge insanlar yaşlandıkça değişir. Çocukluk döneminde kemik formasyonu düzeyi daha yüksek, kemik erimesi düzeyi düşüktür. Yetikinlerde bu süreç oldukça dengededir. İnsanlar yaşlandıkça kemik erimesi hızı kemik oluşumu hızını aşar. Bu durum kemik kaybına yol açabilir, bu da osteoporoz riskini artırabilir.

Günlük İhtiyaç

RDA niktarı 800mg'dır. Çocukluk ve yetikinlik döneminde yeterli kalsiyum alımı genellikle yaşam boyunca kemiklerin kararlı durumda kalması için en önemli faktörlerden biri kabul edilmektedir. Avrupa'da yapılan araştırmalara göre, en azından bazı bölgelerde çocukları, yetikinleri ve aynı zamanda yaşlı insanları kapsayan bazı nüfus grupları marjinal veya eksik kalsiyum alım riski altındadır. Doktor tarafından tavsiye edilmedikçe günde 2500 mg'dan fazla kalsiyum alımı önerilmemektedir.

Kalsiyum kaynaklarıı

Okzalik asidi yüksek yiyecekler (ıspanak, çikolata) gibi bazı besin maddeleri, kalsiyum alımını azaltabilir. Okzalik asit, sindirim organlarında çözünemeyen tuzlar oluşturarak kalsiyum emilimine müdahale edebilir. Tam tahıl ürünlerinde bulunan fitatlar, lifçe zengin yiyecekler, kahvede bulunan aşırı kafein, kolalar ve çay kalsiyum ve diğer minerallerin emilimini azaltabilir.

Kalsiyum Kaynakları

Süt ürünleri; Süt, yoğurt, peynir

Bitkisel; Çin lahanası, brokoli, kıvırcık lahana

Diğer; Meyve suyu, kuru tahıllar, soya fasulyesi ürünleri gibi takviyeli ürünler.

C vitamini ne işe yarar

C vitamini ne işe yarar

C vitamini, ya da L-askorbik asit bizim vitaminler adını verdiğimiz sınıflandırma içinde belki de en tanınmış temel besin öğesidir. Genel soğuk algınlığı ve grip semptomları ile yaygın şekilde ilişkilendirilen C vitamini, bağışıklık sisteminin bakteri ve virüslerle savaşına katkıda bulunur. Suda çözünebilen bir vitamin olması nedeniyle fazlası hızla vücuttan 'atılır', bu nedenle beslenme yoluyla sürekli alınması gereklidir.

C vitamininin işlevleri

C vitamini değerli bir antioksidan olup serbest radikallerle savaşa yardımcı olur. Fakat bu ürün çok işlevli bir vitamin olarak da önemlidir. C vitamininin antioksidan nitelikleri serbest radikallerin etkisiz hale getirilmesine yardım eder. C vitamini sağlıklı cilde olduğu kadar ciltteki, kas ve organlardaki bağ dokularına da katkıda bulunur. Vitamin bir kısım enzimler oluşturur ve kandaki alyuvar hücrelerinin demir bağlama kapasitesini destekler. C vitamini vücuda her türlü stresle başa çıkması için yardım eden adrenalin işlevini de destekler.

C vitamini bazı yağda çözünebilen vitaminlerin oksidasyondan korunmasında da yardımcı olur. A vitamini, E vitamini ve hatta bazı B vitaminleri bu kapsamdadır.

Kolajen

Kolajen vücutta aynı zamanda her yerde bulunan bir maddedir çünkü bağ dokuları içinde bulunan en yaygın liftir. C vitamini kolajen oluşumunda hayati rol oynar. C vitamini olmazsa kolajen üretimi bozulur ve vücutta çok çeşitli problemlere neden olabilir.

Kolajen, vücudun bütünlüğünü sağlayan yapıştırıcıdır. Kasları iskelete, cildi kaslara bağlayan ve her şeyi bir arada tutan dokunun temeli kolajendir. Kolajenin yüksek bir gerilim kuvveti vardır, katı, lifli bir protein olup bağ dokularının başlıca bileşenidir. Kemikler, dişler, kıkırdak, tendonlar, eklemler, cilt ve kan damarları bu bağ dokularını içerir.

Vücudun yapısı kolajene bağlıdır, kolajenin bütünlüğü ise (başka faktörlerin yanı sıra) C vitamine bağlıdır.

İnsanlar, kendi vücutlarında C vitamini üretemeyen üç memeliden biridir. C vitamini insanların suda çözünebilen antioksidan kaynağıdır. Bu vitamin bağırsaklarda bulunan aktif bir taşıma sistemi ile emilir ve böbrekler aracılığı ile vücuttan atılır.

Bağışıklık sistemi ve diğer işlevler

C vitamini bağışıklık sistemine iki temel işlevinde yardım eder; yabancı istilacılara saldıran akyuvar hücrelerinin üretimini uyarır aynı zamanda vücudun antikor (hastalıklara karşı vücut tarafından tepki göstermek amacıyla üretilen proteinler) üretimini artırır.

C vitamini alerjik reaksiyonlar ile bağlantılı bir biyojen amin olan histamin üretimini de regüle edebilir.

C vitamini özellikle bitkisel kaynaklı, hemoglobine bağlı olmayan şekildeki demir emilimine yardım eder. (yalnız tahıllar, kuru fasulye, bezelye, sebze, meyve, fındık ve tohumlar hemoglobine bağlı olmayan demir içerir.)

Günlük ihtiyaç

C vitamini için RDA miktarı 60 mg'dır. Özel koşullara bağlı olarak hızlı ve telaşlı bir yaşam tarzı veya enfeksiyon durumunda bağışıklık sistemini güçlendirmek için C vitamini alımının artırılması önerilmektedir.

C vitamini kaynakları

Yiyecekleri takviye etmek için kullanılan bir vitamin olmasına karşın, yalnız bazı meyve ve sebzeler öenmli miktarlarda C vitamini içerir. C vitamini yiyecek hazırlama, pişirme veya saklama işlemleri sırasında hemen kaybolduğu için saklama süreleri kısa tutulmalı ve suya batırma veya suda saklama işlemlerinden kaçınılmalıdır.

İyi C vitamini kaynakları; turunçgiller, kivi, açerola kirazı, biber ve kuşburnudur.

C vitamini kaynakları

Bitkisel; Açerola kirazı, kivi, turunçgiller, biberler ve kuşburnu

Diğer; Takviye edilmiş yiyecekler

B vitamini ne işe yarar

B vitamini ne işe yarar

B vitaminleri bir dizi yaşam fonksiyonu için gerekldiri. Fakat birincil görevleri karbonhidrat, yağ ve proteinlerdeki enerjinin serbest bırakılmasına yardımcı olmaktır. Bu gruba giren ve hepsi koenzim olarak işlev gören 8 adet suda çözünebilen vitamin vardır.

B vitaminleri suda çözünebilen ve bu nedenle beslenme yoluyla sürekli alınması gerekli vitaminlerdir.

Enerji üretimi döngüsünde B vitaminleri yediğiniz gıdalardan enerji almanıza yardım edebilirler. Sinir sisteminin ve optimum yaşam fonksiyonlarının işleyişinin desteklenmesiyle enerjik ve verimli durumda kalırız.

B vitaminlerinin işlevleri

-Tiamin (B1) enerji sağlamak için karbonhidratların glukoza dönüşmesine yardım eder ve sinir sisteminin düzgün çalışması için önemlidir.

-Riboflavin (B2) cildin mukoza zarı, gözler ve sinir dış kılıflarının korunması için önemlidir.

-Niasin (B3 sağlıklı cilt, sinirler ve sindirim sisteminin korunması için önemlidir.

-Pantotenik Asit (B5) enzimlerin hormonların bir parçası olarak insan metabolizması için önemli olup hemoglobin sentezinde rol oynar.

-Piridoksin (B6) alyuvarların üretimi için olduğu kadar sinir dokularının ve cildin oluşumu için gerekli amino asitlerin metabolizmasında önemlidir.

-Folik Asit (B9) bu vitaminin bir çok işlevi vardır. Bunlar içinde sinir sistemi, kan ve vücut dokularının hücre bölünmesi de vardır.

-Siyanokobalamin (B12) kan hücresi oluşumunda kullanılır ve sinir sisteminin düzenli işleyişini destekler.

-Biyotin (vitamin H) insanlarda metabolizma ve normal büyüme için gereklidir. Özellikle yağ asitleri, antikor (mikroplarla savaşan madde) ve sindirimle ilgili enzimlerin üretiminde rol oynar ve bazı amino asitlerin parçalanmasında görev alır. Biyotinin saç kaybı ve bazı deri hastalıklarına karşı potansiyel yararları tartışmakla birlikte bu konuda henüz kesin kanıtlar yoktur.

B vitaminleri, karbonhidratların ihtiyacımız olan enerjiyi sağlayan glukoza dönüşmesi için gereklidir. Bunlar yağ ve proteinlerin parçalanmasında da işe yararlar, böylece sinir sisteminin normal işleyişi için gerekli olan sağlıklı kan hücrelerini desteklerler.

Günlük ihtiyaç

Avrupada'ki hemen bütün nüfus grupları için normal beslenme yoluyla alınan folik asit miktarı, RDA'ları karşılayacak yeterlikte değildir; aynı şekilde yaşlıların çoğu için yeterli B12 ve B6 vitamini alımı kritik düzeylerde kabul edilmektedir.

B vitaminleri kaynakları

B vitamini içeren kaynaklardan bazıları ekmek, kahvaltılık tahıllar, yapraklı yeşil sebzeler, karaciğer, süt ve süt mamülleri ve yumutadır. Ancak, B vitaminleri kırılgandır ve yüksek sıcaklıklarda, uzun süre saklandıkları zaman ve yiyecek hazırlama işlemleri (yıkama, aşırı pişirme ve pişirme yağından 'süzme') sırasında tahrip olabilmektedir. Bazı gıdaların endüstriyel işlenmesi (örneğin pirinç ve buğday gibi tahılların işlem görmesi) B vitamini içeriğini önemli oranda azaltabilir.
B vitamini kaynakları

Bitkisel; Ekmek, kahvaltılık tahıllar, tahıllar, yeşil yapraklı sebzeler, hayvansal gıdalar.

Hayvansal; Ciğer, süt ve süt ürünleri, yumurta.

K vitamini ne işe yarar

K vitamini ne işe yarar

K vitamini yağda çözünebilen bir grup vitamine verilen isimdir. Bu vitamin grubu normal kan pıhtılaşması ve plazma, kemik ve böbreklerde bulunan proteinlerin sentezi için gereklidir. Başlıca tipleri phylloquinone veya phytomenadione (K1) ve menachinone'un (K2) bakteri formudur.

K vitamininin işlevleri

K vitaminine kanın pıhtılaşması için gerekli proteinlerin sentezi için ihtiyaç vardır. K vitamini kemik ve doku kireçlenmesini kontrol eden bir protein olan osteokalsin sentezine katılır ve atardamarların ve diğer yumuşak dokuların kireçlenmesinin (yaşlanmanın olumsuz sonuçlarından biri) önlenmesine yardımcı olabilir.

Günlük ihtiyaç

K2 vitamini genellikle insan bağırsaklarındaki bir bakteri tarafından üretilir. Bu vitaminin beslenme nedeniyle eksik kalmasına çok ender rastlanır (bağırsaklar ciddi şekilde hasar görmedikçe). Bu vitamin için saptanmış bir RDA yoktur fakat önerilen günlük alım 75 µg olarak öngörülmektedir.

K vitamini kaynakları

K vitamini ıspanak, marul, lahana, karnabahar, buğday kepeği, sakatat, tahıllar, bazı meyveler, etler, sütmamülleri ve yumurtada bulunur.

K vitamini kaynakları

Bitkisel; Ispanak, marul, lahana, kıvırcık lahana, karnabahar, buğday kepeği, tahıllar, bazı meyveler.

Hayvansal; Sakatat, et, süt mamülleri ve yumurta

E Vitamini ne işe yarar

E Vitamini ne işe yarar

E Vitamini yağda çözünen bir vitamin olup birkaç değişik formda bulunur. Her değişik form farklı bir biyolojik faaliyet gösterir. İnsanlarda bulunan en aktif E vitamini formuna alfa tokoferol adı verilir. Tokoferoller serbest radikal ile mücadele eden maddeler olup vücudumuzdaki lipidleri ve lipid içeren yapıları oksidatif zararlardan korurlar.

E vitaminin işlevleri

E vitamini güçlü bir antioksidandır. E vitamini serbest radikal oluşumunu engelleyerek hücreleri oksitlenmeye karşı koruyabilir. Vitaminin bu özellikleriyle ilgili araştırmalar süregelirken E vitaminin kalp damar hastalıkları gibi oksidasyon ile bağlantılı rahatsızlıkların başlama riskini azaltabildiğini ve geciktirebildiğini destekleyen bulgular vardır.

E vitamini bütün kaslar, hücre zarı işlevleri ve sinir sistemi için önemlidir. Diğer antioksidan besleyiciler ile beraber E vitamini cildin korunmasında da faydalıdır.

E vitaminin vücuttaki fonksiyonları;

-Çok hassas lipoid yapısı ile hücre zarlarını koruyarak, onlara serbest radikal hasarlarına (oksidasyon) karşı kalkan olur, böylece hücre bozulmasını e hastalıkları önleyebilir.

-E vitamini, hormonlar ve enzimler gibi diğer aktif maddeleri korur.

-Kendi yetenekleri ile nitrosamidlerin (işlem görmüş et mamullerinde bulunan nitratlarınmidede oluşturduğu zararlı maddeleri) oluşumunu engeller.

Günlük ihtiyaç

E vitamini için önerilen günlük RDA 10mg'dır. Alfa tokoferol doğal şekilde bulunur ve en yüksek aktivite gücüne sahiptir. Gıda sektöründe kullanılan en yaygın E vitamini tipi D1-Alfa tokoferol; E vitaminin sentetik bir şeklidir. Sentetik form doğal tipin sadece yarısından biraz daha aktiftir.

E vitamini kaynakları

Doğal E vitamini içeren ve hemen temin edilebilecek birçok bitkisel gıda kaynağı vardır. Bitkisel yağlar, fındık, ceviz türü ürünler, yağlı tohumlar ve bunların yağları yüksek düzeyde E vitamini içerir. Yalancı safran veya mısır yağı badem, ayçiçeği veya yağı ve fındık bu kategoridedir. Fınfık, ceviz gibi ürünlere alerjisi olanlar; lahana, ıspanak ve brokoli gibi koyu yeşil sebze kaynaklarını tüketebilir.

E vitamini kaynakları

Bitkisel Bitkisel yağlar, ceviz, fındık, badem, yağlı tohumlar, ayçiçeği çekirdekleri, lahana, ıspanak ve brokoli gibi koyu yeşil sebzeler.

D Vitamini ne işe yarar

D Vitamini ne işe yarar

D vitamini yağda çözünensteroid bazlı birkaç vitamin çeşidini kapsar. Bunların en yaygınları cholecalciferol (D3) ve ergocalciferol (D2) dir. Bu besleyiciler kolesterole benzeyn, kıvamlı, yağlı bileşikler olup vücutta depolanabilir.

D vitamini çoğu zaman kemik gelişmesi ve kemiklerin korunmasındaki etkisi ile tanınır.

D vitaminin işlevleri

D vitamini kalsiyum ve fosfor minerallerinin emilimini, kandaki oranlarını, kemikleri ve dişleri oluşturma sürecini düzenler. Bu sürece mineralleşme adı verilir. Kemiklerin ve dişlerin sağlam ve dirençli olması için bu gereklidir. İyi bir 'takım oyuncusu' olan D vitamini diğer temel besleyiciler ile etkileşime girmesi nedeniyle hastalıklara karşı savunma sağlayabilir. ve cildin sağlıklı, kasların güçlü olmasına katkıda bulunabilir. Bunun gibi D vitamini diş çürümesi, dişeti bozuklukları, osteoporoz riskini azaltabilir, kırıkların iyileşmesi hızlanabilir.

Bazı yönlerden D vitamini bir vitaminden çok bir hormon gibi hareket eder. Vücudun bir bölümünde üretilen vitamin kana karışarak vücudun başka bir bölümünü, özellikle kemikleri etkiler. İhtiyaç duyulduğunda paratiroid ile etkileşime girerek aktif D3 vitamini üretir. Moleküler yapısı östrojen ve kortizon gibi hormonlarla benzerlik gösterir.

Günlük İhtiyaç

D vitaminin başka bir ismi 'güneş ışığı vitamini'dir, çünkü insan cildinde güneş ışığından gelen ultraviyole (UV) ışınların etkisi ile D vitamini oluşur. Bulutlu veya kirlenmiş bir çevrede yaşayanlar, kış mevsimlerini uzun yaşayanlar veya dışarıda güneş ışığında yeteri kadar vakit geçiremeyenler, D vitamini yönünden bir eksiklik yaşayabilirler.

Bu nedenle önerilen RDA yetikinler için 5 µg olmasına rağmen, doktorlar bazı nüfus gruplarına özel koşullarda daha yüksek dozlar önermektedirler. Kemiklerin oluşmasında ve korunmasındaki önemli işlevleri nedeniyle çocuklar, gençler ve yaşlılar için yeterli miktarda D vitamini alınması oldukça önemlidir.

Bununla beraber, dost C vitaminin aksine çok fazla D vitamini toksik (zehir) etki gösterebilir, ağır veya kronik negatif sağlık etkilerine yol açabilir. Örneğin kalsiyum metabolizması dengesinin bozulması sonucunda kemik yapısı üzerinde olumsuz etkiler görülebilir.

D vitamini kaynaklanırı

Yağda çözünen bir madde olarak D vitamini doğal olarak yalnız hayvansal gıdaların yağ yapısı içinde bulunur. Pro-vitaminler adı verilen D vitaminin ilk formları bitkilerde ve hayvansal gıdalarda yaygın şekilde bulunur.

D vitamini kaynakları

Doğal Yağlı balık, yumurta sarısı, tereyağı, karaciğer, balık yağı (küçük dozlarda alınmaılıdr)

Sentetik Takviye edilmiş yiyecekler, kahvaltılık yağların çoğu, bazı durumlarda süt, meyve suyu, kuru kahvaltılık tahıllar.

A Vitamini ne işe yarar

A Vitamini ne işe yarar

A vitamini yağda çözünen önemli bir vitamin olup gece görüşüne, kemik gelişimine sağlıklı cilt oluşumu ve vücudun dışa açılan herhangi bir organını (burun, boğaz, akciğerler, ağız, mide, bağırsaklar, vajina ve üriner sistem) çevreleyen epitel hücrelerinin oluşumuna olan desteği ile tanınır.



Retinol (A vitamini) yalnız hayvansal yiyeceklerde bulunur. A vitamininin bitkisel kaynakları beta ve alfa karotenlerdir. Bunlar koyu sarı, yeşil, portakal renkli meyve ve sebzelerde bulunur. Her beta ve alfa karotenler vücudun ihtiyaç duyduğu zamanlarda A vitaminine dönüştürülürler.

Karaciğer, kandaki A vitamini düzeyini dengeler. A vitamininin vücut tarafından iyi bir şekilde emilimi için yeterli miktarda protein ve yağ alımı gerekmektedir.



A vitamininin işlevleri

A vitamini rodopsin adı verilen bir pigment oluşturarak iyi gece görüşünü destekler. Rodopsin az miktarda ışığı algılayarak gece görüşünü güçlendirir. A vitamini gözün nemli kalmasına da katkıda bulunur, böylece özellikle kornea tabakasının kurumasının önlenmesine yardımcı olarak retinanın hasar görmesini önler.



A vitamini bağışıklık sistemini iki şekilde destekler:

-Cildin, mukoza hücre zarının ve diğer cilt yüzey tabakalarının sağlıklı kalmasını sağlayarak zararlı bakteri ve virüslerin vücuda girmesini önler.

-Zararlı bakteri ve virüsleri tahrip eden kan akyuvar hücrelerinin üretim ve faaliyetini güçlendirir.



Günlük ihtiyaç

Beslenme yoluyla aldığımız A vitamini miktarı çok az ya da çok fazla olabilir. Sık ve yüksek miktarda ciğer tüketmek aşırı dozda A vitemini alımına yol açabilir.

Özellikle gebe kadınların ihtiyaç duyulan doğru miktarda A vitaminini aldıklarından emin olunmalıdır. Hamileler herhangi bir beslenme destek ürünü kullanmadan önce hekimlerine danışmalıdır. A vitamini için RDA (önerilen günlük düzenli alım miktarı) miktarı 800 µg'dir.

A vitamini kaynakları

Retinol; Hayvansal gıdalar, özellikle ciğer, et, (A Vitamini) yumurta, tereyağı, takviye edilmiş gıdalar, örneğin; margarinler ve diğer kahvaltılık yağlar.

Karotenoidler; Sebzeler gibi havuç, ıspanak, lahana, takviye edilmiş gıdalar, paketlenmiş meyva suları.

Vitaminler ve Mineraller

Vitaminler ve Mineraller

Vitaminler ve mineraller gıdalarda çok az miktarlarda bulunur ve vücudun düzgün bir şekilde çalışması için bunlara ihtiyaç vardır. Vitaminler diğer besleyicilerin (proteinler, yağlar, karbonhidratlar ve mineraller) yararlı duruma gelmesine yardım ederler. Vitaminler bu amaçla kan hücrelerinin, hormonların, genetik materyalin ve sinir sistemindeki kimyasalların oluşmasına yardım ederler. Mineratller karmaşık vücut kimyasal sistemi içinde önemli rol oynarlar.

Vitaminler kimyasal özelliklerine göre 'suda çözünebilen' veya 'yağda çözünebilen' şeklinde sınıflandırılırlar. Suda çözünebilen vitaminler içinde C vitamini ve tim B vitaminleri sayılabilir. Yağda çözünebilen vitaminler içinde A, D, E ve K vardır.



Mineraller iki kategoriye ayrılı: esansiyel mineraller ve iz mineraller. Esansiyel minerallere vücudun göreceli olarak daha büyük miktarlarda ihtiyacı vardır. Kalsiyum, fosfor, magnezyum, potasyum, sodyum ve klorür bu kategoridedir. Diğer taraftan, iz minerallere çok az miktarda gereksinim duyulmaktadır. Bu kategoriye demir, bakır, çinko, iyot, krom, selenyum, manganez ve molibden elementleri girer.

Antioksidanlar serbest radikal hasarına karşı vücudun doğal savunmasıdır. C ve E vitaminleri ve karotenoidler (alfa ve beta karoten) gibi diğer vitamin benzeri bileşikler, likopen, lutein ve aynı zamanda selenyum gibi iz mineraller antioksiden özellik gösteririrler. Bu maddelerin ana görevlerinin antioksiden işlev olduğuna inanılmaktadır. Doğal antioksidan savunma sistemimizi güçlendirmek için yapmamız gereken en iyi şeylerden biri beslenme ögeleri yönünden zengin meyve ve sebze yemektir. Bununla birlikte, yoğun yaşam tarzı çoğu zaman fast food adı verilenatıştırma yiyeceklerin dengeli öğünlerin yerini alması anlamına gelmektedir. Sonuçta günlük beslenme programımızda temel besleyiciler yeterince alınmamaktadır.

Yediklerimiz yaşamımızı belirler.

Yediklerimiz yaşamımızı belirler.

İyi yiyeceklerle beslenmek uzun vadede sağlığımız açısından yapabileceğimiz en iyi yatırımlardan birisidir. İyi beslenmek hem optimum sağlığı hem artan fiziksel ve zihinsel faaliyet kapasitesini destekler. Sağlıklı bir yaşam tarzını benimsemek vücüdumuzun optimum sağlığa kavuşmasına ve vücut sağlığının korunmasına katkıda bulunarak, beslenmeyle bağlantılı hastalık riskini azaltabilir.

Optimum sağlık için sihirli bir formül yoktur. Ama düzenli egzersiz, dinlenme ve dengeli beslenme gibi temel bileşeneler bunun için yardımcı olabilir.

Dengeli beslenme ilkesi konusunda anlamamız gereken ilk şey; değişik gıdaların (iyi bilinen esensiyal makro ve mikro-besleyicilere ek olarak) değişik yararlı bitkisel besleyiciler (bitkilerde vitamin ve mineraller dışında bulunan kimyasallar veya bileşikler) içerdiği gerçeğidir.

Hızlı tempolu bir Dünya'da bir çok yiyecek iyi beslenme yönünden eksiktir, biz çoğu zaman en önemli yiyecek tercihlerini unuturuz ve optimum sağlık ve zindelik için gerekli temel besleyicilerden yeterli miktarlarda almayız.

Eksik kalan bazı besleyicilerin kaynağı, iyi bir beslenme rejimini destekleyebilen beslenme destek ürünleri olabilir.

Neden iyi beslenmeliyiz?

Dünya nüfusunun önemli bir bölümü sadece beslenme programlarını geliştirerek daha canlı, daha enerjik ve optimum sağlıklı yaşaybilirler. Beslenme destek ürünleri, düzenli sağlıklı beslenme rejimlerinin yerine bir seçenek olmasa da, uygun şekilde, tamamlayıcı temel besleyici kaynakları sunabilirler.

"Beslenme şekli, yiyeceklerin yanında beslenme destek ürünleriyle beslenme rejimi geliştirerek güçlendirilebilir."

Food and Health in Europe: a new basis for action

World Health Organisation; European Series Publication No:96, 2004

Ağır yük kaldırdım belim ağırıyor

Arkadaşlar öncelikle herkeze selam olsun,

Şimdi size 24 Ekim 2011 pazartesi günü geçirdiğim rahatsızlığım hakkında bilgi vereceğim, babamlar memleketten gelecekti ve o gün de onları almaya araçla yola çıktım biraz bekledikten sonra memleketten geldiler ve tabii memleketten gelen her insan gibi bunlarda yüklenmişler çuvalları, bende askerden geldim 3 ay oldu fakat evde biraz otura otura 3 ay hamlamışız, daha sonra çuvalları tuttuk arabaya aldık eve götürdük, evimizde 4. kat olunca tabi iş başa düştü, bi çuvalı aldık tutmaya yeri olsa gam yemiycem kendi imkanlarımla zar zor ite kaka 2,5 (2 buçuğuncu kata) çıkardım. Sonra gözlerim döndü karardı, etraf bir anda aydınlandı ilk defa böyle birşey yaşadım, aşağı indim diğer çuvalı almaya bunu 4. kata kadar çıkardım, yine aynı gözlerim falan aydınlandı etraf çok aydınlık geliyordu kan basıncı falan fırladı, her neyese annemde bir bardak su istedim getirdi saolsun içtim. Belimin incindiğini farkettim ama olayın sıcaklığıyla anlamadım.

Sonra gittim amcamın yüklerine yardım etmeye onlarıda götürdük ama onların ki hafif ve tutmaya yeri profesyonelce yapılmış fakat babam ne hikmetse doldurmuşta doldurmuş her neyse akşam oldu bel ağırıyor tabii sonra uğraşmaya başladık geceyi sert bir zemin üzerinde sıcak bir su şişesi ile geçirdim ertesi gün biraz kütük gibi oldum ama tavsiye ederim, sonra gün içinde bayağı yürüdüm, akşamına yine sert bir zemin ve sıcak su şişesi veya su tulumuda olabilir, bugün 3. günüm ve dışarıda hiç yürüyüş yapmadım fakat ağırım biraz arttı. Ama 2 gün boyunca yaptıklarımın çok faydası oldu, en son yazdıklarımı dikkatlice uygulayın tabikisi doktorada başvurmayı ihmal etmeyin, abiminde başına daha önceden böyle bir şey geldiği için söylediği herşeye inandım "ayvayı yedin sen, fıtık oldun falan gibi" belki gerçekten fıtık da olmuş olabilirim ama inş olmamışımdır, yoksa hiç çekilmez bir hastalık.

İnş bu yazımı okuyorsanız başınıza İnş böyle bir olay gelmemiştir, fakat burayı bulmak içinde derdinizin video izlemek olacağını sanmıyorum :(
28.02.2015 Arkadaşlar yukarıda 4 sene önce yazdıklarımı okuyunca olayı hatırladım, biraz daha hastalık tecrübemden ekliyim istedim, şimdi bu olaylar olduktan sonra hareketli işlerde çalışırken hiç ağrım sızım olmadı fabrikada çalıştım top oynadım falan en ufak ağrı hissetmedim ne zaman güvenlik işine girdim sol bacağımın sol yanından kalçaya kadar bir ağrı başladı şiddetli değildi ama sürekli ağrıyınca insanı deli ediyordu, güvenlik işinde 1 seneyi devirdik ağrı hala devam ediyor sonra barfix demiri buldum kendimi asmaya başladım bi yandan barfix çekiyorum 1 ay kadar bi rahatlama oldu ondan sonra soğuklarında etkisiyle dışarda aracı yıkarken farkında olmadan soğuk almışım sonra birde aynı gün tekerlenip düşecektim zar zor toparladım fakat bayağı bir yıpranma oldu hissettim, o günden sonra işte yürüyememe başladı sol ayağımın üzerine hiç basamadım, 2-3 hafta kadar bu şekilde sürdü ta ki en sonuncu gün yataktan kalkmaya çalıştığımda kalkamayana kadar. Doktorlarda 2 tane sine gittim ikiside ameliyat dedi bende devlette ameliyat oldum, yaklaşık olarak işaret parmağı kadar et parçaları çıkarmış doktor bizimkilere vermiş baktım olayın boyutunu çok iyi anlamıştım şu anda fıtığın tahrip ettiği sinirin bacakta ki uyuşma ve hafif sızlama etkisi devam ediyor ama ağrılar çok şükür dindi ileride bir sıkıntı olacak mı hiçbir fikrim yok ameliyat olalı aşağı yukarı 1,5 ay falan oldu kendi işlerimi kendim yapıyorum bir tek ayak tırnaklarımı kesmeyi denemedim oraya kadar eğilirsem tamamen hareket kabiliyetim toparlanmış olacak, bu yaşadıklarımdan sizlere tavsiyem yük kaldıracağınız zaman yükü vücudunuza eşit miktarda dağıtın ve kaldıramıyorsanız erkeklik yapmayın.

Cumaya gittim

Sevgili arkadaşlar geçenlerde cuma namazına gitmiştim acayip komik şeyler gözümün önünde gerçekleşti ve burada sizlerle paylaşmak istedim, yer Lüleburgaz yaman hotel civarındaki bir camii ismi şu anda aklıma gelmiyor her neyse biz kartonpiyer işi yapıyorduk ve 2 kişi çıktık ben bizim sinan abinin peşinden gidiyodum galiba bi anda bi akıma kapılır gibi durmadan habire ilerliyoruz ama caminin içinden çıktık artık labirent gibi dolaşıyoruz, köprüden geçiyoruz kapılardan geçiyoruz neyse en sonunda bi yer buldum oturdum. Tam verilen bilgileri dinlerken odanın kapısı çok kısa olduğundan dolayı bir dayı geldi genç birisi selvi boylu bişey gelir gelmez drawn diye kafayı bir vurmaz mı beni bir gülme aldı ama zar zor tuttum arasıra kıh mıh yapsamda :D Sonra oturmaya devam ediyoruz birazda erken gittim o yüzden, içeri yaşlı bir dede girdi birde içerde oturmaya yer kalmayınca bir labirent daha açtı adamlar :) sonra demin gelen dede ön safta oturmadan başladı etrafı ayakta izlemeye o sırada olay adam geldi, onlarda iki kişi bişeyler anlatarak girdi içeri bizim dede onları görünce yer göstermek istedi ve adama dedi şurası boş oraya geçebilirsiniz falan adamın cevabı o kadar komik ve alaycıydı ki şöyle bişeyler söylemişti, "yapma yaaw, teşekkür ederim, hürmetler sunarım" falan ben zaten koptum orda ve çok hoşuma gitmişti o gün :)

Burda ne kadar anlatsamda göz görmeyince insan pek anlamıyor umarım hayatınız hep komedi geer.

Çocukları sevin

Merhaba arkadaşlar,

Çocuklardan bahsetmek istedim biraz, çocuklar ne kadar yaramazda olsa belli bir yaşa kadar onları yaptıklarını ettiklerini kafamıza takmamamız gerekiyor, belki ailesi ile aranız kötü olabilir fakat o bakış açınızı çocuklara yansıtmayın, neden derseniz ailesi çocuklarına sizin hakkınızda yalan bilgiler verebilir fakat siz tersini yaparsanız çocuklar bir iki derken ailesinin onu yanlış yönlendirdiğini düşünecek ne kadar aptal da olsa bir insan illaki farkına varır.

Mesela kendimden örnekler vererek konuyu açıklığa kavuşturayım, ben kendim çocukluğumu hiç yaşayamadım desem hiç de yersiz ve yalan olmaz çünkü bizim çocukluğumuzda büyükler hep önümüzü kesmiştir ve yaptığımız bir iş onlar için yanlışsa kesinlikle engellenmiştir, biz böyle büyüdüğümüz için belirli bir noktadan sonra asileşiyoruz asileşmenin sırrıda artık bize maddi yönden yapılamayacak kadar kuvvetlenmemiz, yani önceden elimizde güç olmadığı için herşeye boynumuz eğiyorduk ve yarıda bırakıyorduk işimizi. Şimdi ise yapmak istediğimiz şeyi yapmak için asileşyiroz velhasılkelam o yüzden çocuklarımıza ve yakındaki akrabalarımızın veya yabancı birisinin çocuğunu ezik bir durumda farkedersek ona elimizi uzatalım, yani karşımızda iki çocuk var ve birisi iddialı birisi gariban iddialı olana herkez gülümseyerek şakalı bir şekilde takılma haraketleri yapar gariban çocuk uzaktan bunu seyreder ve gitgide içine kapanır insanlara açılamaz toplumun içinde unutulur gider veya sürekli dalga konusu olur. Bunlar bizim yetiştiğimiz çocuklukla ilgili olduğunu düşünüyorum çünkü bende çok kapanık büyüdüm ama sonunda ya çok şımarıyorsunuz ya da hepten kaybolup gidiyorsunuz, bu anlattığım konuda bir kere denk gelmişti başıma ve çocuk açısından düşündüm ve üzüldüm gittim sırtını sıvazladım herkezin dikkat konusu olan iddialı çocuk yerine tam tersine gariban olana takıldım ve çocuğun kendisine olan öz güvenini kazanmasına yardımcı olmak istedim nitekim faydası olduğunu da düşünüyorum, çünkü benimle ne zaman karşılaşsa kendi arkadaşı gibi takılır ve yardımcı olmam için istekler ister bunlar dışardan bakınca gıcıklık gibi görünebilir ama bir insan sizden yardım istiyorsa ve bu çocuksa demek ki sizainle arası iyi ki sizin seviyenize ya çıkıyor ya da siz onun seviyesine iniyorsunuz.

Bu yüzden kim olursa olsun, kimin olursa olsun, ne olursa olsun çocuklara hep sevecenlikle yaklaşmalıyız, onun tipi sizin gıcığınıza gidebilir, gayet doğal bişey ancak bunu ona histtirmemek gerekir. Zaten zamanla diğer güzel çocuklar sizin bakışınızca normal olacak ve diğer gıcık olduğunuz çocuğa aslında aşık olduğunuzu göreceksiniz çünkü bilirsiniz ki en zor aşklar öfke ile başlar, çocuğa aşık olmak derken sevgili mahiyetinde bahsetmedim sadece ona daha çok sevginizi göstereceksiniz, eğer inanmıyorsanız kendi örneklerimden bahsedebilirim ve benim hayatımda ne kadar tipi ilginç gelen dostum, arkadaşım varsa hep tipleri dolayısıyla arkadaşlık kurmuşumdur ve sonradan onların gereçkten iyi insan olduklarını keşfetmişimdir.

Saygılarımla...

Moral vermek

Mesela bir arkadaşınız var ve bir işi başarmakta güçlük çekiyor, buna canı gönülden inanın ki ona bir moral vermek o işi çok daha çabuk kavramasına ve başarılı bir şekilde tamamlamasına neden olabilir.

Çünkü insanoğlu karşıdaki insanın eliyle sırtını sıvazlamasından bir çok güven kazanır. Bunu her şekilde düşünebilirsiniz, mesela evladınız ders çalışırken ona sürekli bağırıp terslemek yerine "benim evladım yapar" gibi teselli ve moral veren cümleler kullanmak çok doğrudur. Bunun yaşanmış örnekleri kendi hayatınızda bile mevcuttur. Eğer mevcut değilse sizin aileniz veya çevreniz gerçekten dört dörtlük bir davranış sergilemiş demektir.

Her neyse anlatmak istediğimi umarım anlamışsınızdır, bu bahsettiğim konu evladınız değilde bir öğrenciniz olabilir veya bir çalışanınız veyahut bir arkadaşınız, ama kim olursa olsun herkez moral'e ihtiyaç duyar ve bunun faydasını sizlerde göreceksiniz.

Bisiklet kullanmak



Bisiklet'in hayatımızdaki yeri ve önemi çok büyüktür ve bunun farkına şu anda kimse kolay kolay varmamıştır. Motosiklet'de bisiklet kadar önemlidir fakat bisiklet sadece kendi enerjimizle gidiyor ve fazla masrafı bulunmuyor, o yüzden hayatımızda bazı işlerimize motorlu taşıtlarımızı değilde bisikletimiz ile işlerimizi halledersek çok güzel ve tasarruflu oluruz.

Tabikisi otomobilin ve motosikletin yeri ayrı fakat gereğinden fazla kullanmak hem kendimize hem de ülkemizin ve yaşadığımız şehirin trafiğine olsun havasına olsun zarar teşkil edecektir.

Bisiklet kullanımını genişletmeliyiz ve yer yer bisiklet turları yapıp otomobil ile hemen geçtiğimiz gezme noktalarını daha iyi inceleyerek ve resim, video çekerek o anlarımızı ölümsüzleştirebiliriz.

Gürültülerden ve kirlilikten uzak bir hayat için...

Kendi kendine konuşmak

Birçoğumuz sokakta veya her an kendi kendine konuşan veya gülen insanlara enteresanmış gibi gözler ile bakarız, aslında bunu kendimizd biliyoruz ki hatta kendimizde bazen yaşıyoruz, tamamen doğal bir davranış şekli olduğunu biliyoruz. Nedense başka insanlara kendimizi üstün tanımlama gayretine kapılıp sanki kendimiz kafamızı dinlerken aklımıza gelen geçmiş bir olayı hatırlayınca gülmüyormuşuz gibi.

Kendi kendine gülmek veya konuşmak aslında bir anormallik değildir, anormal olan robotluktur, insan kendisiyle barışık olmalıdır bazı şeyleri kendisiyle paylaşmalıdır. Bir çoğumuz geçmişteki yaşadıklarını gözönünden geçirirken bir çok hatasını keşfetmiştir.

Bir insan kendi kendine gülüyorsa ona aptal, deli vb. gibi düşünerek bakmak çok yanlıştır. Bugüne kadar hep yanımızdaki insanlara bunun yanlış olduğunu hissettirerek olaya baktık, fakat şimdikten sonra artık onun normal bir davranış olduğu gözüyle bakmalıyız, bi nevi zararın neresinden dönersen kârdır anlamıyla bakacağız.

Çalar saat kavramı

Geçenlerde farkına vardığım bir şeyden bahsetmek istiyorum,

İşe gitmeden önce saatim her sabah düzenli olarak 07:30 civarına ayarlıydı ve biraz erteleyerek aşağı yukarı o saatlerde kalkıyordum. Daha sonra vücudum alıştı ve alarm çalmadan artık ben uyanmaya başladım. Yani insan vücudu alışınca istediğiniz saat olsun, istediğiniz zaman kalkabiliyorsunuz ve bunu diğer bir sürü örneklere benzetebiliriz.

Erken kalkmak çok iyi bir durumdur. Tatil zamanlarınızda bile çok geç saatlere kadar yatmayın! Önemli olan vücudun yeteri kadar dinlenmesi ve aşırıya kaçılmamasıdır.

Şunuda unutmayalım; İnsan çalışmadığı zaman günden güne yorulur ve çok bitkin bir hal alır, o yüzden atalarımızın dediğine kulak verelim:

"Erken kalkan, yol alır!"

Otomobillere karşı dikkatli olun!

Bundan yaklaşık bir sene önce falan bir gece akrabalarım ile çarşıya gezmeye giderken virajı dönen bir volkswagen transporter kasti olarak üzerime sürdü ve diyeceksiniz ki kasti olduğunu nereden anladın çünkü ben kendimi kenara attığım halde aracı hala üzerime sürmeye devam etti, karanlık olduğu için içeriyi göremedim ve olaydan sonra 3 ihtimal vardı;

1- Adam tanıdık olabilirdi (O tür bir araç sahibi hiç bir arkadaşım ve tanıdığım yok)
2- Adam alkollüydü ve virajı alamadı.
3- Ve son ihtimalde adam tipimi beğenmedi ve bunun yaşamadı sakıncalı olabilir dedi ve üzerime sürdü.

Bu olayda benim önüm araca dönük olmayabilirdi ve arkadan aracın altına alıp beni feci bir şekilde öldürebilirdi. Bu yüzden Allah'a şükürler olsun, bir araç karşınızdan geldiğinde kendinizi zıplayarak aracın üzerinden aşırabilirsiniz ufak yaralanmalar ile kurtulabilirsiniz ancak araçlara arkanızı dönerek gitmek çok yanlış hatta trafik kurallarında bile böyle bir kural vardır. Yolun daima solundan gidilir diye. Size şöyle bir bilgide veriyim ki eğer gece vakti yolda yürüyorsanız ve arkanızdan bir araç geliyorsa araç yanınızdan geçerken gölgeniz sağa veya sola kayar şekildedir, eğer ki gölgeniz olduğu gibi duruyor ve sadece büyüyor ise kendinizi güvene almanız gerekir ve bu anlattığım olay anlık gerçekleşmesi gereken birşeydir aksi takdirde çok geç olabilir ve ALLAH göstermesin sevdiklerinizden sonsuza kadar ayrı olabilirsiniz.

Trafik kurallarına uyalım, uymakta direnenler varsa gerekeni mutlaka yapalım!

Manga'nın eurovizyon şarkısı "we could be the same"

Manga'nın eurovizyonda bizi temsil edecek olan şarkısı "we could be the same" gerçekten güzel olabilir hatta olağanüstüde olabilir fakat nedense bizim Türk sanatçılarıda vatandaşlar gibi hep avrupa veya diğer ülkeleri özenmekteler,

Bu konu hakkında ilkokulda kendi memleketimden olan bir Türkçe öğretmeni vardı ve genç birisi olmasına rağmen biraz milleyitçi birisiydide. Her neyse diyeceğim şuydu;
O zamanlar tabi biz küçüktük biraz yine bir eurovizyon şarkı yarışması olmuştu ve o senede bizi sertap erener every way that i can ile temsil etmişti ve bizim Türkçe hocamız ismi şu anda aklıma geliyor Emrah bey aynen şöyle bir cümle kurmuştu.

"Sertap ERENER orada bizi güzel bir şekilde temsil etti fakat ingilizce bir şarkı ile birinci olmaktansa, Türkçe bir şarkı ile sonuncu olsaydı bizim için daha gurur verici olurdu."

Lafımın özü şimdi tutturmuşuz bir ingilizce gidiyoruz, yani şimdi ingilizce ile nereye kadar gidebiliriz, veya bizim insanımız şarkının içeriğini anlamadıktan sonra o eurovizyonda olsak ne birinci olup kupayı kaldırsak ne olur! Bizim insanımız yerli malına önem verir ve onu yere düşürmez bunu bildikleri içinde Türkiye'de üretilen mallar sadece basit şeyler, mesela bir otomobil üretimi bile düzene sokamadan üzeri kapatıldı unutturdular gitti, şahsen ben kendim şu anda bir araç alıcak olsam ve önümde iki seçenek olsa pahalı fakat Türk arabası - diğer yanda ucuz fakat ithal araç, tahmin edebileceğiniz gibi pahalı ve Türk aracı tercih ederdim neden çünkü kendi malım verdiğim para ileride onun daha iyi gelişip yeniden karşımıza çok teknolojik bir tasarıma sahip otomobil ile geri dönecek.

Konunun dışına çıktık biraz fakat umarım açık ve net bir şeyler size belirtmişimdir.

Sözün özü; Manga grubu Türkçe bir şarkı ile sonuncu olsun hatta eurovizyona kabul etmesinler onlar bizim gururumuz deriz yine bağrımıza basarız.